Bir Şehrin Medeniyet Seviyesi
Bir şehrin medeniyet seviyesinin ölçüsü herkeste değişkenlik gösterir, kimine göre geniş caddeler, büyük parklardır. Kimine göre temiz bir çevre, kimine göre yeşil bir şehirdir. Kimini göre daha başka şeyler ama bana göre ise bir şehrin en medeni yeri, olmazsa olmazı delinin, velinin, hafızın, kadının ve çocuğun rahat rahat sokağa çıktığı yerdir…
Şehri yamanın en güzel zamanlarında cennetimiz olan, o zamanlarda bir çok insanın sığınağına dönen şimdilerde ise tukaka ilan edilen Harharda, bir Deli Ğane (hanım) vardı; mahallenin en renkli insanıydı, saçı tek başına onlarca renk ve takıp takıştırdığı tokalarla ve boncuklarla çiçek tarlası gibiydi.
Kahvenin önüne gelirdi çay isterdi. Dışarda tahta sandalyede oturur çayını içerdi. Çevresine üşüşürdük büyük küçük demeden, çok meşhur biz sözü vardı. Kırdmı dılıze (maymun oynuyor) derdi ve çoğu zaman çayını yarım bırakır giderdi.
Caminin hemen yan sokağında kırıkçının karşısında iki değirmen vardı, birini yaşlı bir amca çalıştırırdı. Oğlu Hacı vardı hala var paragi mıde (bana bir para ver derdi ). Sessiz sakin kendi halinde biriydi. Babası kızardı, oğlum para isteme derdi ama o isterdi tıpkı Ğane gibi oda parayı severdi. Hane göçüp gideli çok oldu.
Hacı ise hala Fatih Camisinin önünde paragı mıde demeye devam ediyor, yaşlanmış sırtında adeta dünyanın yükünü taşıyor gibi, kambur oluşmuş, saçı beyaz ve kısa, ağzında hep yarım sigarası ile gelip geçeni imtihan eder gibi orada duruyor.
Gidiyor işte iyiler, kalanlar ise gidenlerden bi haber gibi. Kalanlar yaşıyorlarmı bilemem yoksa,yaşıyor gibi mi yapıyorlar bilmeden.
Nedense aklıma geldi bu yaşanmışlıklar birden…
Hanifi çavuş
21 Eylül 2024
Cumartesi 20.00